Pankreas
kanserleri, sıklıkla 60-70 yaşlarında görülür. Karın içi
tümörler arasında en kötü seyirli kanserlerdendir. Hastalığın
tedavisinde en önemli kriter, erken tanıdır. Oldukça sessiz ve
sinsi seyirli olduğundan, görece daha fazla risk taşıyan
hastaların tarama programlarına alınması önemlidir.
HANGİ
HASTALAR TARAMA PROGRAMINA ALINMALIDIR?
Hastalık
genel olarak erkeklerde, kadınlara göre biraz daha sık
görülmektedir. Sigara kullanımı, şeker hastalığı, kronik
pankreatit ve alkol kullanımı, şişmanlık ve hareketsiz yaşam,
hastalık için en önemli risk faktörleridir. Ayrıca hastalığın
bazı kalıtsal sendromlara eşlik ettiği de bilinmektedir. Ayrıca
pankreas kanseri açısından aile öyküsü bulunan bireylerin de
yakından takip edilmesi gereklidir.
Bu
risk faktörlerini taşıyanların, hastalığın belirtileri
açısından dikkatli olması ve gerekli takipleri zamanında
yaptırmsı, hastalığın erken tanısı için mutlak gereklidir.
ALERME
EDİCİ BELİRTİLERE DİKKAT EDİLMELİDİR
Hastalığa
bağlı belli başlı belirtiler, ilerleyici tipte sarılık, koyu
renkli idrar yapma, açık renk dışkılama, kaşıntı, bulantı,
iştahsızlık, halsizlik, karın ağrısı, sırt ağrısı, kilo
kaybı olarak sayılabilir. Özellikle 55 yaş üstü kişilerde ani
gelişen, orta şiddetteki, şeker hastalığı pankreas kanserinin
belli başlı belirtisi olabilir. Alkol kullanımı ya da safra taşı
olmaksızın ortaya çıkan akut pankreatitler de pankreas kanseri
habercisi olabilir. Ayrıca zayıflama, pis kokulu, yağlı ve
sümüksü dışkılama da kanserin erken belirtilerinden biri
olabilir.
BU
OLGULARDA TANININ KONULMASI
Bu
yakınmalar ile başvuran olgularda, karaciğer fonksiyon testleri,
kan şekeri ve tümör belirteçleri (özellikle CA 19-9)
bakılmalıdır. Kesin tanı için görüntüleme yöntemlerinden
Bilgisayarlı Tomografi yapılmalıdır. Bilgisayarlı Tomografi ile
hem pankreastaki kütle tespit edilir, hemde hastalığın evresi
tepit edilir.
TEDAVİNİN
PLANLANMASI
Evrelemesi
tamamlanan hastalarda, hastalık cerrahi tedaviye uygunsa, biyopsiye
gerek duyulmaksızın ameliyatı planlanır. Ameliyatın öncelikli
hedefi, hastalıksız sağkalım süresini arttırmaktır.
Ameliyat
uzun süren, oldukça karışık ve ciddi bir ameliyattır. Ameliyat
öncesi ciddi bir hazırlık, ameliyat sonrasında da bir haftaya
yakın süre bakım gerektiren, bazı komplikasyon riskleri olan bir
girişimdir. Buna karşılık hastalığın tedavisinde, bugün için
en etkili tedavi yöntemi cerrahi tedavidir ve çıkartılması
mümkün olan her olgu da ameliyat yapılmalıdır.
Ameliyatta
çıkartılan dokuların patolojik incelemelerinden sonra ilave,
kemoterapi, radyoterapi gibi tedavilere ihtiyaç duyulabilir.
Ameliyat
ile çıkartmaya uygun olmayan olgular da ise; farklı tedavi
yöntemleri devreye girmektedir.
Ancak
günümüzde, eskiden ilerlemiş ve cerrahiye uygun olmadığı kabul
edilen olgularda bile, ameliyat öncesi verilen özel tedaviler ile,
hastalar ameliyata uygun hale getirilebilmektedir.
Bu
nedenle hastalığın tedavisi multidisipliner yaklaşım
gerektirmektedir. Tedavinin karışık ve çok disiplinli olması
sebebiye, tedavi yapılacak hastanenin altyapı yeterliliği de
gerekli bir faktördür. Hastalığın tedavisinin, cerrah, onkolog,
radyasyon onkoloğu, gastroenterolog, radyolog ve anestezistten
oluşan deneyimli ekiplerce, planlanarak, gerçekleştirilmesi,
hastalık ile mücadele etme de büyük önem taşımaktadır.
Prof.
Dr. Metin Kapan