26 Nisan 2017 Çarşamba

PANKREAS KANSERLERİ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Pankreas kanserleri, sıklıkla 60-70 yaşlarında görülür. Karın içi tümörler arasında en kötü seyirli kanserlerdendir. Hastalığın tedavisinde en önemli kriter, erken tanıdır. Oldukça sessiz ve sinsi seyirli olduğundan, görece daha fazla risk taşıyan hastaların tarama programlarına alınması önemlidir.
HANGİ HASTALAR TARAMA PROGRAMINA ALINMALIDIR?
Hastalık genel olarak erkeklerde, kadınlara göre biraz daha sık görülmektedir. Sigara kullanımı, şeker hastalığı, kronik pankreatit ve alkol kullanımı, şişmanlık ve hareketsiz yaşam, hastalık için en önemli risk faktörleridir. Ayrıca hastalığın bazı kalıtsal sendromlara eşlik ettiği de bilinmektedir. Ayrıca pankreas kanseri açısından aile öyküsü bulunan bireylerin de yakından takip edilmesi gereklidir.
Bu risk faktörlerini taşıyanların, hastalığın belirtileri açısından dikkatli olması ve gerekli takipleri zamanında yaptırmsı, hastalığın erken tanısı için mutlak gereklidir.
ALERME EDİCİ BELİRTİLERE DİKKAT EDİLMELİDİR
Hastalığa bağlı belli başlı belirtiler, ilerleyici tipte sarılık, koyu renkli idrar yapma, açık renk dışkılama, kaşıntı, bulantı, iştahsızlık, halsizlik, karın ağrısı, sırt ağrısı, kilo kaybı olarak sayılabilir. Özellikle 55 yaş üstü kişilerde ani gelişen, orta şiddetteki, şeker hastalığı pankreas kanserinin belli başlı belirtisi olabilir. Alkol kullanımı ya da safra taşı olmaksızın ortaya çıkan akut pankreatitler de pankreas kanseri habercisi olabilir. Ayrıca zayıflama, pis kokulu, yağlı ve sümüksü dışkılama da kanserin erken belirtilerinden biri olabilir.
BU OLGULARDA TANININ KONULMASI
Bu yakınmalar ile başvuran olgularda, karaciğer fonksiyon testleri, kan şekeri ve tümör belirteçleri (özellikle CA 19-9) bakılmalıdır. Kesin tanı için görüntüleme yöntemlerinden Bilgisayarlı Tomografi yapılmalıdır. Bilgisayarlı Tomografi ile hem pankreastaki kütle tespit edilir, hemde hastalığın evresi tepit edilir.
TEDAVİNİN PLANLANMASI
Evrelemesi tamamlanan hastalarda, hastalık cerrahi tedaviye uygunsa, biyopsiye gerek duyulmaksızın ameliyatı planlanır. Ameliyatın öncelikli hedefi, hastalıksız sağkalım süresini arttırmaktır.
Ameliyat uzun süren, oldukça karışık ve ciddi bir ameliyattır. Ameliyat öncesi ciddi bir hazırlık, ameliyat sonrasında da bir haftaya yakın süre bakım gerektiren, bazı komplikasyon riskleri olan bir girişimdir. Buna karşılık hastalığın tedavisinde, bugün için en etkili tedavi yöntemi cerrahi tedavidir ve çıkartılması mümkün olan her olgu da ameliyat yapılmalıdır.
Ameliyatta çıkartılan dokuların patolojik incelemelerinden sonra ilave, kemoterapi, radyoterapi gibi tedavilere ihtiyaç duyulabilir.
Ameliyat ile çıkartmaya uygun olmayan olgular da ise; farklı tedavi yöntemleri devreye girmektedir.
Ancak günümüzde, eskiden ilerlemiş ve cerrahiye uygun olmadığı kabul edilen olgularda bile, ameliyat öncesi verilen özel tedaviler ile, hastalar ameliyata uygun hale getirilebilmektedir.
Bu nedenle hastalığın tedavisi multidisipliner yaklaşım gerektirmektedir. Tedavinin karışık ve çok disiplinli olması sebebiye, tedavi yapılacak hastanenin altyapı yeterliliği de gerekli bir faktördür. Hastalığın tedavisinin, cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, gastroenterolog, radyolog ve anestezistten oluşan deneyimli ekiplerce, planlanarak, gerçekleştirilmesi, hastalık ile mücadele etme de büyük önem taşımaktadır.

Prof. Dr. Metin Kapan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder